KİTAPLIK
Kütüphane denince aklınıza ne geliyor? Kitap mı, masa mı, sandalye mi ya da sessizlik mi haykırıyor kulaklarınız da? Evet, bunlar hepsi kütüphanemizin birer parçası. Bunun yanında kütüphanenin gizli bir dünya olduğunu da hepimiz biliyoruz. Gizli saklı kalmış hayatlar açılmamış perdeler toz toprak içinde okunmayı bekleyen bir dünya kitap. Siz hiç raflardaki kitaplara dokundunuz mu? Elinize alıp sayfalarını çevirdiniz mi ya da gözlerinizi kapatıp parmaklarınızı onlarca satırın üzerinden gezdirip kendinizi bir cümlede aradınız mı? Bazen bir kitap kadar sessiz olursun sayfalar dolusu methiyelerin olur okundukça sessiz çığlıkların ses bulur, oda sadece duymak isteyen okur. Peki siz kendi hayatınızı hiç okudunuz mu? Bazılarımız başka hayatların hayallerini kurarken başkaları belkide çoktan bizim hikayemizi yazmıştır. Belki de defalarca kez hayatınızın önünden geçmişsinizdir hatta belki elinize bile alıp ağzını açmadan rafa geri koymuşsunuzdur. Bir kitap insana ne katar ne öğretir ya da neler kazandırabilir ki? Bunlara karşılık verebilecek tek cevap her şey. Okuduğumuz ya da okuduklarımızı sadece bir kağıttan ibaret, görmememiz gerekiyor aksi halde bu bizim eksiğimiz olur. Bilgi veren, düşünceyi geliştiren, bakış açısını değiştiren kısacası insanı insan yapan bütün yazılar, kitaplar vs. bilgi aktarımı büyük önem taşır hayatımızda. Tabi bunu ne kadar farkındayız orası muamma. Celal Şengör’ün bu sözüyle bitiyorum…
“Kütüphanenin olmadığı bir yerde araştırma olamaz, bilgi olamaz, hatta insanlık olamaz. Yenecek ekmek azaltılabilir ama alınacak kitap asla.”